Warning: Undefined variable $tweetandlike_title in /home/public/wp-content/plugins/tweet-like/tweetandlike.php on line 42

Warning: Undefined variable $tweetandlike_permalink in /home/public/wp-content/plugins/tweet-like/tweetandlike.php on line 43
Azmin Zaferi-1

Azmin Zaferi-1

 

Şu sıralarda şubat tatilindeyiz. Karneler bazı öğrencileri mutsuz etti. Karneyi çocuğun zekasını ya da karakterini ölçen bir araç zanneden ve çocuklarında değersizlik korkusu yaratan anne-babaları yüzünden.

Bazılarında da ders çalışarak dürüst, adil, saygılı ya da zeki olunurmuş yanılsaması yarattı karnelere yapılan tezahüratlar.

Siz siz olun kötü-iyi, zeki-aptal anlamları yüklemeyin performans ölçen karnelere. Bu sözüm babalara, annelere ve öğretmenlere. Gelecekte bizi dürüstlük, şeffaflık, adalet ve farklılıklara saygıyla yönetecek çocuklarımızı kurban etmeyelim karnelere. Unutmayalım bu değerleri takdir etmeyi de.

Belki de onların ihtiyacı hedef belirlemek, yaşamıyla ilgili seçimlerinin sorumluluğunu almak, hedefine asılmak, hatalarından öğrenmek, öğrendiklerini yeni stratejilerinde kullanmak şeklinde bir performans koçluğudur. Belki de fiziksel sorununu kontrol ederek, yaşama entegre olacağı yeni yollar bulmaktır ihtiyacı. (DEHB Koçluğu gibi)

Yaşam koçluğu yaptığım bir öğrencimin aldığı yolu 2013 öğretmenler gününde öğrendiğimde çok mutlu oldum. İnandığım doğrulara zaman da tanıklık etmişti çünkü. Kendisinden izin alarak hikayesini takipçilerimle paylaşmak istediğimi söylediğimde o da onayladı ve hikayesini mail olarak gönderdi bana. Hiçbir değişiklik yapmadan kopyalıyorum, kıssadan hisse alacaklara keşkesiz günler diliyorum.

 

“MATEMATİK KORKUMU NASIL YENDİM?

Hayatımın en güzel ilklerinden biri gerçekleşti. Bu gerçekten rüya olmalı. Çünkü bu ilk imkansız dediğim kalınca bir duvarı kırdı.

Bunu çok uzun bir sürede gerçekleştirdi ama amacına ulaşmış oldu.

Evet matematikten 12 senelik okul hayatım boyunca ilk kez 5 almıştım. Geçirdiğim evreler ise tam bir felaketti.

İlkokuldayken sınıf öğretmenim matematiği bana öğretemediği için temelsiz bir şekilde devam ediyordum.

Orta okulda okulumu değiştirdim ve matematik benim için bir ders değil de canavardı sanki. Ondan hem korkardım hem de ona karşı koymak isterdim. Bunu kimse bilmezdi. Çünkü matematik öğretmenim zekayı matematik bilgisi ile ölçerdi.

Ondan öğrendiğim tek şey , ne kadar geri zekalı olduğumdu. Evet hep geri zekalı derdi matematiği anlayamadığım için. Neyse ki bir şekilde liseye geçebilmiştim. Fakat matematiksiz yani sözel zekanızla iyi bir okulda okuyamıyorsunuz. Düz liseye başladım ve hala toplama-çıkarma bilmiyordum. Ama matematik konusunda o kadar bilinçsizim ki, üniversite için bu derecede lazım olacağını bilseydim zamanında çok çalışırdım.

Lise 2 ye geçtim ve matematik bayağı zorlaştı. Özel ders almaya başladım. Deli gibi matematik çalışıyordum. İlk kez çalışıyor olduğum için ne ile karşılaşacağımı bilmeden sadece çalışıyordum. Fakat  tabi ki de iyi bir sonuç alamadım ve pes ettim. Çünkü matematikten 5 almak için ne yapılmalı bilmiyordum.

O sıra işte Yaşam Koçum’la tanışmıştım ve bu hikayemi dinlemişti. Beni bayağı bir süre dinledi , bana testler yaptı; eşit ağırlık benim için doğru bir tercih mi diye ve doğru çıkmıştı. Sonra bu işin derinine indik okulda sınav olduktan sonra kağıdımı görmem gerektiğini söyledi. Gördüm ve ona anlattım. ”Senin sorunun bilgi eksikliği değil” dedi. Temelin zayıf olabilir ama bunun öncesinde dikkat eksikliği , hiperaktivite bozukluğumun olduğundan bahsetti. ”O da neyin nesi” dedim. Bana ne olduğunu anlattı ve ne kadar haklı olduğunu 1.5 sene sonra kanıtladım ve lise 2 yi de matematiği yapamayarak bitirmiştim.

Lise 3 te tekrar özel ders almaya başladım ve yine  deli gibi ders çalışıyordum. Ama bu sefer temelden ders alıyordum. Okula hazırlıklı gidip odaklanmamı kolaylaştırıyordum.Okulda da dersi dinleyip dikkat eksikliğimin bedelini azaltmaya çalışıyordum. Okulun başından ilk matematik sınavımın olduğu güne kadar çalıştım. Sınava girdim ve bütün soruları yaptım , sınavım o kadar iyi geçmişti ki ”Bu kadar kolay demek öyle mi?” demiştim.

Bir hafta sonra sınav sonucum açıklandı. 28 puan almıştım. O an benim için kabustan beterdi. Şok geçirmiştim , notuma inanmamış hoca ile kavga bile etmiştim. Günlerce ağladım.  Bunalıma girdim. Yaşam Koçum’la görüştüm. ”Kağıdını iste ve hoca ile birlikte sorulara bak” dedi. Kağıdıma baktığımda gerçekten dikkat eksikliğimin bayağı yukarı düzeyde olduğunu farkettim. Çünkü hep işlem sonlarındaki sonucu bulurken yanlış yapmışım ve tesadüf ki bütün sorularda aynısı olmuş.

Yaşam Koçum bu olaydan sonra bana matematik korkumu yenmem için EFT uyguladı. Bir müddet ilaç desteğide almıştım. Fakat ben o sonuçtan sonra lise 3 te matematiğe hiç çalışmamış ve özel dersi bırakmıştım. Ama lise 3 , 2. Dönem matematiği 3 getirdim. EFT işe yaramış olacak ki dersi dinleyerek 3 gelmişti matematik.

Lise son sınıfa geldim ve bu sene üniversite sınavına hazırlanıyorum. İşim bir hayli zor. Daha sınav tarihleri açıklanmadan ben matematik çalışmaya başladım. Kesinlikle bu psikolojiyi toparlayıp o kadar hırs yapabilmek matematik yapmaktan daha zormuş. Kendime hiç umut vermeden matematik çalışıyordum. Dört işlem çözüyor , dersi pür dikkat dinliyordum. Odaklanmamı engelleyen zihinsel doluluk ve karmaşayı sadeleştirme yöntemlerini uyguluyordum ve hocalarıma sürekli soru soruyordum.

Her şeyden önce her türlü sonuca hazırlıklı olarak çalışılmalıydım, yoksa yeni bir hayal kırıklığı her şeyi berbat edebilirdi.

Öyle çalışıyordum ki bir baktım sınıfın iyileri gelip bana soru soruyor. Bu çok gurur verici. O kadar sessiz bir tavrım vardı ki tek düşündüğüm şey bugün kaç saat daha matematik çalışabilirim. Nihayet sınav günü gelmişti. Sınav kağıdı önüme geldi. Psikolojim çok rahat, heyecan ve stresin zerresi yok. Matematik korkumu yenmemde olduğu gibi sınav stresi ile baş etmede EFT yine işime yaramıştı. Demek ki bu rahatlığım da odaklanmamı, hiperaktivitemi kontrol edebilmemi  sağlamış olmalı.

Yaşamımın kaptanı olmaya başlamıştım.

Soruların hepsini çözdüm. Telaşsız, kendimden emin ve dikkatli bir şekilde.

Sınav bitti. Aradan 2 hafta geçti. Sınav sonuçları açıklanmıştı. Bunu öğrendiğimde heyecandan ölebilirdim. Hemen bir internet kafeye gidip sınav sonucuma baktım. Tarif edemeyeceğim şeyler hissediyordum ve bunun gerçek olduğuna bile inanmamıştım.

Sınavdan 86 almıştım. Evet hayatım boyunca ilk kez 5 almıştım. ”Bu gerçek olabilir mi?” dedim ve tüm hızımla eve koşup anneme bu haberi verdim. ”Annem duyduğunda kalpten gidecek” dedim kendi kendime.

Evde öyle bir mutluluk vardı ki; ailenizin sizinle gurur duyduğunu bilmek bile her şeye değiyor.

Direk ablamı ve babamı aradım. Bana , ”Aferin , işte bu ! Bak nasıl da başardın” gibi övgü dolu sözler söylediler. Sonra Yaşam Koçum’u arayıp onunla paylaştım. Bir de unutmadan o gün öğretmenler günüydü. Yaşam Koçuma’da çok güzel bir hediye vermiş oldum. Çok sevindi. Sesindeki mutluluğu hissettim.

Gerçekten benim için o kadar büyük bir duvardı ki imkansız deyip boyun eğiyordum. Ama şunu anladım: Hayatta imkansız diyebileceğimiz durumlar doğa üstüdür. Matematiği doğada yapabilen başkaları da varsa bunu zekasında problem olan insan bile yapabilir. Çünkü ben matematiğe öyle farklı bir pencereden bakıyordum ki zeka özürlü olmak bile daha umut vericiydi. Sadece itelemek, pes etmemek ve en önemlisi inanmak. Bunlar olduğu sürece insan kavramı dünyada ki en güçlü , en saldırgan hayvana bile karşı koyabilir.

Gerçekten yüreğinin en derinlerinden hissederek eyleme geçirirsen yapılamayacak hiç bir şey yoktur… ”

Demet BAYRAK

88.Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi

12. Sınıf Öğrencisi

Aile Koçluğu, EFT Terapisi, Hiperaktivite Koçluğu, Öğrenci Koçluğu, Yaşam Koçluğu. kategorisine gönderildi. Yer imlerine ekleyin.. Yorumları RSS beslememiz ile takip edin. Bir yorum yazın veya bir geri izleme bırakın: Geri izleme linki.

Facebook'dayız!

Ekin Koçluk'u Facebook üzerinden de takip edebilirsiniz! Bizden haberdar olmak ve yeni yazılar yayınlandığında görebilmek için Ekin Koçluk'u Facebook'da beğenin:

Bize telefon edebilirsiniz.
Bilgi ve randevu almak için 0(506) 583 44 64 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.